İslam inancında "ruhların verdiği söz" ya da "Kalu Bela" olarak bilinen olay, insanların ruhlarının yaratılışından önce Allah'a verdikleri bir ahdi ifade eder. Bu olay, Kur'an-ı Kerim'de Araf Suresi 172. ayette geçer ve bu ayette ruhların Allah'a verdiği söze atıfta bulunulur. İslami öğretide, bu sözün verilmesi, insanların dünya hayatında sorumluluk almasının ve Allah’ı tanımasının temelini oluşturur.
1. Araf Suresi 172. Ayet
Araf Suresi 172. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
“Hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini çıkarmış ve onları kendilerine şahit tutarak, ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ (demişti.) Onlar da ‘Evet (şahidiz)!’ demişlerdi. (Bu,) kıyamet günü, ‘Bizim bundan haberimiz yoktu.’ dememeniz içindir.”
Bu ayet, ruhlar âleminde, tüm insan ruhlarının Allah’a varlıklarının kaynağı ve yegâne Rabb olarak tanıklık ettiğini ve bu tanıklıkla ahiret sorumluluğunun başladığını anlatır. Bu olay, insanların dünya hayatında yaratılış gayelerinin bilincinde olmaları ve Allah’ı tanıyıp O’na kulluk etmeleri için önemli bir referans noktasıdır.
2. "Kalu Bela"nın Anlamı
"Kalu Bela" ifadesi Arapçada "Evet, şahit olduk" anlamına gelir. Bu söz, ruhların Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna verdiği cevaptır.
Bu ahid, insanların fıtratında Allah’ı tanıma ve O’na bağlı olma bilincinin var olduğunu ifade eder. Bu nedenle İslam inancına göre, her insan aslında Allah’ı tanıma kapasitesine sahiptir ve bu dünyada Allah’a inanması ve kulluk etmesi beklenir.
3. Ruhlar Alemi ve İnsan Fıtratı
"Kalu Bela" ahdi, insanların yaratılışına kodlanmış bir tür “fıtri bilgi” olarak kabul edilir. Bu, insanların içsel olarak Allah’ı tanımaya yatkın bir yapıya sahip olduğunu ifade eder.
İslam’a göre, her insan, Allah’ın varlığını ve birliğini tanıma eğiliminde doğar (fıtrat). Bu fıtri bilgi, dünya yaşamında bazı insanların yanlış yollara sapmalarına rağmen, herkesin Allah’a yakınlaşma ve O’nu tanıma potansiyelinin olduğunu gösterir.
4. Sorumluluk ve Ahiret İnancı
"Kalu Bela" ahdi, insanların dünya yaşamında sorumluluk sahibi olduklarını ve ahirette bu sorumluluklarından hesaba çekileceklerini ima eder. Allah ile ruhlar arasında gerçekleşen bu ahit, ahirette insanlara bir delil olarak sunulacaktır.
Bu sebeple, insanlar kıyamet gününde Allah’ın varlığından haberdar olmadıklarını veya kendilerine rehberlik eden bir işaretin gelmediğini öne süremezler. İnsanın içsel bilinci ve fıtratı, ona Allah’ı bulması ve tanıması için bir yol göstericidir.
5. Tasavvufta "Kalu Bela"
İslam tasavvufunda "Kalu Bela" olayı, insanın Allah’la olan derin manevi bağını ifade eden önemli bir semboldür. Tasavvuf ehli, bu ahde sadık kalmayı dünya hayatında Allah’a olan sevgi ve teslimiyet ile sürdürmeye çalışır.
İnsanın, Allah’la bu ahdi bilincinde olarak yaşaması, O’na olan sevgi ve bağlılık içinde O’nun rızasını kazanma gayretiyle yaşamasına bağlanır. Allah’a olan sevgiye dayalı bir kulluk anlayışı, bu ahdin ruhuna sadık kalmak olarak görülür.
6. Kalu Bela'nın Anlamı ve İnsan Davranışları
"Kalu Bela" olayı, insanın yaratılışındaki ilahi amaca uygun olarak yaşaması gerektiğini ifade eder. İnsan, bu dünya hayatında Allah’ı tanıyıp O’nun emir ve yasaklarına göre bir hayat sürdürerek, bu ahde sadık kalabilir.
"Kalu Bela"nın unutulması veya göz ardı edilmesi ise, kişinin fıtratına ters düşmesine ve dünya hayatında yanlış yollara sapmasına sebep olur.
7. Kalu Bela ve Fıtri Ahlak
"Kalu Bela" olayı, insanın sadece Allah’ı tanımakla kalmayıp, ahlaki sorumlulukları da üstlendiği bir bilinç olarak görülür. Yani insanlar, Allah’a verdikleri bu sözle birlikte, dürüstlük, merhamet, adalet gibi ahlaki değerlere bağlı kalmaya ve Allah’ın yaratış amacına uygun bir yaşam sürmeye yönlendirilir.
Özetle
"Kalu Bela" ya da ruhların Allah’a verdikleri söz, İslam inancında insanın yaratılışına kodlanmış bir tanıklığı ifade eder. Bu olay, insanların içsel olarak Allah’ın varlığını ve birliğini tanımaları için bir rehber olarak kabul edilir. Dünya hayatında bu ahde sadık kalmak, Allah’a yönelmek, O’nu tanımak ve emirlerine uygun yaşamakla mümkündür. "Kalu Bela", insanın dünya hayatındaki ahlaki ve manevi sorumluluklarının temelini oluşturur ve ahiret inancının dayanağını temsil eder.
Comments